İnsanların içerisindeyken söz almak,dikkat çekmek beni çok endişelendiriyor.İlkokul da sözlüye kalkmak istemezdim.Şimdi ise işte toplantılarda konuşmamayı,toplu olarak buluştuğum insanlarla iken söz almamayı,lokanta/kafeteryada duvara dönük mümkünse yemeyi hatta çorba gibi dökebileceğim şeyleri içmemeyi,tepsi de içecek taşımamayı,iletişim yönü kuvvetli ya da otorite olarak müdürüm gibi kişilerin yanında susmayı istemesem de tercih ediyorum. Karşı cinsle buluşmak benim için bir işkence olabiliyor.Eğer kendimi bu durumun içinde bulursam terliyor,ellerim titriyor,yüzüm kızarıyor,nefesim kesiliyor ve herkes beni anlıyormuş gibi hissediyorum…
Kısacası çocukluk çağlarında başlayıp eğer psikolojik destek alınmaz ise ömür boyu süren kişinin hayat kalitesini düşüren, potansiyelini göstermesine engel olan anksiyete bozukluğu alt kategorilerinden biri kısacası SOSYAL FOBİ.
Sosyal Fobisi olan kişilerin tipik özelliği başkalarının bulunduğu ortamlarda kendini küçük düşecek bir hareket yapacağına, hata yapacağını ve sonucunda eleştirilme, dalga geçilme ve/veya cezalandırılma ile sonuçlanacağına dair kemikleşmiş inançları kaygılarını besleyerek artık bu durumun kesinleşeceği gözüyle beklentisiyle bir kısır döngüyü oluşturan hastalıktır. Bu nedenle de toplum içerisindeyken herhangi bir sessizlik, hareket, söz ve en küçük mimik dahi kendisin yetersizliğine karşı yapılmış olduğu inanışı ve getirdiği duygularıyla içsel bir kargaşa içerisindedirler. Kendi beden ve olumsuz düşünceleri ile çok ilgili olduklarından dikkat ve odaklanmada da sorun yaşarlar. Eğer şans eseri aslında herkesin başına gelebilecek o an bir kekeleme, ses titremesi, elindeki kalemi düşürmek bir durum ve yaşantıları da olursa bu düşünceler artık kendileri için kesin yargılar haline gelmeye başlamaktadır.
Aslında bu kişiler kendilerini sergileyecekleri perfomansın iyiliğine dair çıtayı gerçeklikten uzak bir şekilde çok yükseğe koyduğundan buraya ulaşamayacağı, bunun sonucunda olumsuzluklar yaşayacağı kaygısı (kimse kaygısını görmemeli, kaygı duymamalı), karşı tarafın kendisini hakkında olabilecek olumsuz düşünceleri olacağına (yetersizlik,sıkıcılık,sıradanlık,hatalılık) ve kesinlikle kendisi hakkında düşünülebilecek tüm olumsuz düşüncelerin kesinliğine inanarak her zaman kendisini yetersiz hissedecektir. Bunların sonucunda kişi artık daha da kendiyle ilgili olumsuz düşüncelere sahip olacak, yetersiz hissedecek, kendisinin sosyal ilişkilerde ki durumunun olumlu hiçbir noktasını göremeyip aslında insanların kendisini eleştireceği cezalandıracağı korkusunu kendine yönelterek, kendi kendini eleştirip cezalandıracaktır.
Zaman zaman herkes belirli durumlarda utangaç ya da sıkılgan olabilmektedir. Peki Sosyal Fobi ile farkı nedir?
Sosyal Fobisi olan bireyler bunu hayatının bir çok alanında ve daimi yaşarlar. Olmayanlara kıyasla her zaman bu nokta da olumlu deneyimleri ve davranışlarını yok sayıp sadece olumsuzları görmeye odaklıdırlar. İnsanların içerisinde bulunduğu ortamda herkesin onu hemen fark edip olumsuz düşüncelere sahip olacağına karşı yargıları çok nettir. Diğer bir yandan sosyal fobik bireyler bu nokta da çevrelerindekilerin tepkilerini de incelemek yerine her zaman kendi bedeni ve düşüncelerine aslında odaklıdırlar, dikkatlerini karşı tarafa odaklaştırdıklarında daha kolay fark edileceği ve olumsuz değerlendirileceği ihtimalini kendilerince arttırır. Bir çok sosyal fobik toplum içerisinde olmaktan kaçamadığı noktada bu nedenle mümkün mertebe göz kontağı kurmaktan kaçınmaktadırlar.
Sosyal Fobisi olan kişiler daha çok bu durum ya iş/eğitim hayatındaki performanslarını etkilediğinde ya da sosyal fobilerinin sonucunda gelen depresyon, alkol/madde kullanımı, panik bozukluk bazen de intihar eylemleri sonucunda başvururlar. Yapılan tüm çalışmalar da sosyal fobi tedavisinde tanı ne kadar erken konur ve erken yaşta psikoterapi almaya başlanırsa bu duruma eşlik edebilecek diğer psikiyatrik hastalıkların önüne geçmekte o kadar kolaylaşmaktadır.
Sosyal Fobinin Yaygınlığı
Sosyal Fobisi olan kişilerde yapılan bir çalışmada ilk sırada (%55) ile ‘’toplum içinde konuşma’’ oluştururken bu durumu sırasıyla; ‘’tanıdık kişilerden oluşan küçük bir grup önünde konuşmak (%24.9), ‘’otoritere konumundaki kişiyle görüşmek (%23.3) ve ‘’sosyal toplantılara katılmak’’ (%14.5) izlemektedir. [1]
Türkiye’de yapılan bir çalışma da ise Sosyal Fobi belirtileri kadınlarda erkeklere göre daha sık görüldüğü tespit edilmişken tedaviye ise erkekler daha çok başvurmaktadır. Bunun nedenlerinden biri de kadının böyle bir durumda iş/okul hayatını bırakarak sosyal anksiyetesini tetikleyebilecek ortamlardan kaçınarak ev hayatına yönelirken, erkeklerin iş hayatına daha çok katılımı ve buradaki insan ve üst kademeleri ile ilişkilerinde sosyal anksiyetelerinden kaynaklı bir sorun fark ettiğinde yardım alma eğilimi mecburi olarak daha yüksek olmaktadır.
Psikodinamik Açıdan Sosyal Fobi
Sosyal Anksiyete de dahil aslında tüm Anksiyete Bozukluklarının temelinde basit bir tabirle ifade etmem gerekirse, kişiye bilinç düzeyinde yani bir nevi şuan ki dış gerçeklikte tehdit oluşturan meselelerin bilinçdışına bastırılmasında artık ego kapasitesinin zayıflaması sonucu işlevselliğini yitirmeye ve bu ruhsallığı tehdit edici çatışmalar bilinç düzeyine olduğu gibi gelemeyeceğinden, kişinin dış gerçekliğinde bir nesneye ya da duruma karşı bir fobiye dönüşerek yer değiştirmesidir. Bu sayede bilinçdışındaki çatışmalarından aslen kaçarken, şuan da kendisi için tehdit oluşturan fobik nesne ya da durumdan korku ve kaçınma ile korunduğuna inanır. Burada bahsettiğim bilinçdışı çatışmalara ise bugün girmeyeceğim.
Sosyal Fobi ile tekrardan yazımı daraltırsam; bir önceki yazımda olan Sigmund Freud’un kişilik kuramında bahsettiği İd,Ego ve Süperego’dan Sosyal Fobi’de kişinin benliğini tehdit eden ve tehlike olarak değerlendirdiği şey Süperego’nun (kurallar,ahlaki kavramlar,yasaklar) kendisini cezalandıracağı, kızacağı veya sevmeyeceği korkusudur yani kazanan bu sefer Süperego’dur. Bilinç düzeyinde Sosyal Fobik kişinin en belirgin özellikleri de aslında bunu gösterir ki; insanların olduğu sosyal ortamlarda utanma, yanlış bir şey söylerse ayıplanma ya da dalga geçilme, yetersiz görülme ve ya laf edilmesi ve belki de sevilmeyeceği korkusunu anksiyeteyi doğurur, bu sefer bilinçdışından bilince yer değiştirerek dönüşen tehdit kendisin daha üstün gördüğü insanlar ve toplumdur ve bu noktalarda bulunmaktan kaçınırlar.
Sosyal Fobi Tedavisi
Sosyal Fobi, oldukça kişinin hayat kalitesini ve kendini gerçekleştirme potansiyelini düşüren bir psikolojik hastalıktır. Bu durumu yaşayan kişiler için yaşadıkları olumsuz bir kader ve hiç çıkamayacaklarmış gibi hissederler. Evet, eğer müdahale ve yardım alınmaz ise ömür boyu bu kişiler hayatlarını bu şekilde geçirerek devam etmek zorunda kalmaktadırlar. İlkokulda sözlüye kalkarken, lise de belki bir kız/erkek arkadaş ile romantik bir birliktelikte, üniversite de bir tez savunmasında, iş hayatında patronu ve müdürü ile, sosyal çevresinde ise her zaman bu kaygıları devam edecektir. Ancak psikoterapi ve kişinin yavaş yavaş üzerine gitmesi ile sosyal fobi aşılabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta ise sosyal fobi özellikleri göstere başka psikolojik rahatsızlıklar ile sosyal fobinin iyi ayırt edilmesi önemlidir. Çekingen ve Narsisistik Kişilik Bozukluklarında ve bazı psikotik hastalıkların akut dönemlerinde de Sosyal Fobiye benzer tablolar görülebilmektedir. Burada ayrımın iyi yapılması gereklidir.
Bu nedenle tedavisi için Psikoterapi en önemli noktadır. Kişiyi getiren kaygılarıdır ancak terapi de hem şuana bakarak en felakete odaklanan düşünce yapılarının çalışılması, hem kademe kademe kaygılarının üzerine giderek hem de bilinçdışı çatışmalarının çalışılması gerekmektedir. Eğer bu yapı çok kemikleşmiş ise gerekli görüldüğünde ilaç tedavisi de kombine gidebilmektedir.
Uzman Klinik Psikolog
Ceren TATAR
[1] Stein, M. B., Walker, J. R., Forde, D. R. 1996, ‘Public Speaking Fears in a Community Sample: Prevalence, İmpact on Functioning, and Diagnostic Classification. ArchGen Psychiatry, 53: pp. 169-174.
Comments