Kimsenin Önceliği Olamamak: Çok Veren Ama Görülmeyen Taraf Olmak
- Uzman Psikolog Ceren TATAR
- 19 Haz
- 3 dakikada okunur
İlişkilerde en çok can yakan şeylerden biri, birine tüm içtenliğimizle değer verdiğimiz hâlde onun hayatında “önemli biri” olamamaktır.
İlişkilerde en çok can yakan şeylerden biri, birine tüm içtenliğimizle değer verdiğimiz hâlde onun hayatında “önemli biri” olamamaktır. Bazen sevgililikte, bazen arkadaşlıkta, bazen de kendi ailemizde… Biz onlar için önceliklerimizden feragat ederken, onlar bizi “vardır” ama “yoktur” gibi yaşar.
“Ona her zaman destek oldum, en kötü zamanlarında yanındaydım, hayatımda ilk sıraya koydum… Ama onun için hiçbir zaman birinci sırada olmadım.”
Bu cümle size de tanıdık geliyorsa yalnız değilsiniz.
⸻

Görülme İhtiyacının Kökeni
Bir çocuk dünyaya geldiğinde, ilk ihtiyacı sevilmekten çok görülmektir. Ağladığında birinin ona bakması, acıktığında birinin onun ihtiyacını fark etmesi… Bu erken dönem deneyimler, zamanla içimizde şu temel inancı oluşturur: “Eğer görülürsem, varım.”
Ama ya görülmediysek?
Bazılarımız çocukken duygularını anlatmakta bile zorlandı. Konuşacak yer olmadı, dinleyecek bir yüz göremedik. Sonra büyüdük. Artık sesimiz var ama hâlâ görülmüyoruz. Hâlâ yok sayılıyoruz. Ve biz, belki farkında bile olmadan, aynı çocuk gibi görünür olmak için uğraşmaya devam ediyoruz. Daha çok vererek, daha çok anlayarak, daha çok susarak.
⸻
Çok Verip Yine de Yetemeden Önceliği Olamama
Bazı insanlar sevgiyi kazanabilmek için fazlasıyla verir.
İlişkinin yükünü neredeyse tek başına taşır. Her ihtiyacı hisseder, her detayı düşünür, her sorunu çözmeye çalışır.
Ama bir noktada şu cümleye gelir:
“Yine de yetmedi. Her şeyi yaptım ama yetmedi.”
Bu çok sık yaşanan bir çelişki:
Sen sevgiyi kazanmak için mücadele etmişsindir; oysa karşındaki kişi belki hayatı boyunca bu mücadeleyi hiç vermemiştir.
Belki onun duygusal belleğinde sevgi zaten doğal olarak “vardır”.
Bu nedenle senin 100 birim verdiğin bir yerde, o 30 birim verir ve bu ona “yeterli” gelir.
Ama sana asla yetmez.
Çünkü sen sevginin bu kadar azına alışık değilsindir.
⸻
Farklı Sevgi Haritaları
İki insanın ilişkideki beklentileri ve çabaları bu kadar farklıysa, bir taraf hep daha çok verir, daha çok yorulur.
Ve karşı taraf bu farkı fark etmez bile.
Siz onu sürekli düşünürsünüz, oysa o “bir kere aramış olmakla” sevdiğini gösterdiğini düşünür.
Siz hep anlayış gösterirsiniz, ama o bunu bir gereklilik gibi yaşar.
Siz fazlalığınızla ona yaklaşırken, o kendi darlığında size yeterince alan açamaz.
Bu durum ne kadar kırıcı olursa olsun, aslında bir kusurdan değil, iki farklı duygusal geçmişin çatışmasından kaynaklanır.
⸻
Neden Hep Ben Uğraşıyorum?
Çünkü belki çocukken de hep siz uğraşmak zorunda kaldınız.
Duygusal olarak var olmak için çabaladınız.
Anne-babanızın üzülmemesi için duygularınızı bastırdınız.
Ailenin sessiz tarafında kalıp dengeyi sağlamaya çalıştınız.
Bugün de bir ilişkide kendi ihtiyacınızı ifade etmek yerine hep “anlayışlı”, “feda eden”, “idare eden” rolüne giriyorsunuz.
Ama bu roller, sizi görünür kılmıyor. Aksine, sizi silikleştiriyor.
⸻
Neden Hâlâ Vazgeçemiyorum?
Çünkü içten içe hâlâ umut ediyorsunuz.
“Belki bu kez fark eder, bu kez kıymetimi anlar…”
Ama bu sadece bugünkü ilişkiye dair bir umut değil.
Bu, çocukken görülmeyen yanınızın hâlâ duyulmak istemesiyle ilgili.
Bu umut, sizi yorar ama tutar da.
Ve bazen iyileşme, bir başkasının sizi görmesiyle değil, kendi görünmeyen yanınıza şefkatle bakmanızla başlar.
⸻
Terapide Ne Olur?
Birçok kişi seansa şu sözlerle başlar:
“Ben de çok verdim, çok çabaladım. Ama hiçbir zaman yetemedim. Kimsenin önceliği olamadım.”
Ve biz terapide bu cümleleri durdurmayız.
Duyarız.
Çünkü bazen ilk kez biri tarafından gerçekten duyulmak, çocuklukta eksik kalan o teması bugünden tamamlar.
Terapide sadece ilişkiler değil, o ilişkilerin içinde kim olduğunuz, neden hep aynı rolde kaldığınız ve nasıl başka bir yol mümkün olabileceği konuşulur.
Ve zamanla fark edersiniz:
Birinin önceliği olmak için çok vermeniz gerekmiyor. Çünkü değer, çabanın ödülü değil, varlığın kendisidir.
Eğer siz de hep çok veren ama karşılığını alamayan taraftaysanız, bu yalnızca bugünkü ilişkinin değil, eski yaraların da izini taşıyor olabilir.
Bu döngü değişebilir. Ve bunun ilk adımı, yaşadığınız şeyin yalnızca sizin başınıza gelmediğini görmek olabilir.
Commentaires